Yeni bir göz 👁️ almış gibi...
Son sözümü en başta söyleyim: Sağ İki gözümde başarılı katarakt ameliyatları yapan Doç Dr Ayşegül Penbe'ye gönülden teşekkür ederim...
Sağ gözümün az gördüğünü fark etmiştim ama %90 görüş kaybı olduğunu bilmiyordum. Epeyce direndikten sonra, Kartal Şehir Hastanesinden gün aldım ve bu sabah ameliyat için gittik. Yapılan işin en zor tarafı saydamlığını kaybeden eski doğal merceğin 3 milimetrelik bir delikten parça parça çıkarılması. Yeni yapay merceğin takılması bir dakika sürmedi. Gözlediğim bazı sürprizleri unutmadan yazayım:
- Ameliyat kocaman bir mikroskop altında, şiddetli ışıkla yapılıyor
- Hasta göz muayenesindeki gibi oturmuyor, yatma pozisyonunda
- En ufak bir acı ya da kanama yok, sadece biraz sıkıntı oluyor
- Doktor yanındaki öğrenciye işlemi anlatırken bana bilgi veriyor
- Basit bir işlem gibi görünse de ustalık gerektiren ciddi bir ameliyat
- Hastanın da ameliyat kıyafeti giymesi gerekiyor
Yarım saat süren ameliyattan sonra biraz dinlendim ve hemen eve döndüm. Sağ göz bantla kapalı. Günde 8 kere damla kullanılacak. İlaçları bizim evin yakınında bulamadık, Mehmet kardeşim bulup getirdi. Keşke kuzenim Halid'in tavsiyesini hatırlasaydım: "Verilen reçeteyi hemen hastane yakınından, ilk vakitte tedarik edin. Hastanede yazılan ilaçlar oradaki eczanelerde bulunur."
![]() |
| Ameliyattan yarım saat sonra |
Her şey neden su rengi
Damla kullanırken bantı çıkarıyorum, sonra tekrar takıyorum. Kısa bir süre göz açıkken sağ göz herşeyi mavi bir su içindeymiş gibi bulanık görüyor. Miyop bulanıklığı gibi odaklama sorunu değil, suyun içinden bakar gibi... ["Dünyayı mavi görmek" ameliyattan sonraki birkaç saatlik bir durum, güzeldi ama akşama kadar bile sürmedi.]
Bu arada artan gözyaşı miktarıyla mavi görüntü birleşince, Fuzuli'nin Su Kasidesindeki meşhur beytini hatırladım:
![]() |
| https://eskimeyennevarsa.blogspot.com |
Ertesi gün
Sabah 6'da bantı açınca sağ gözümü kapanmış ve çapaklanmış buldum. İlaçları damlatınca açıldı ve hiç görmediğim bir netlik sağlandı. Güneş doğmadan önce gökyüzünün rengi muhteşemmiş. Daha önce soluk, kirli, eski görünen her şey, şimdi parlak, temiz ve berrak. Yeni bir göz almış gibi...
Saat 9'da yine hastaneye gittik, doktor bantı çıkardı ve "yarın daha net görürsün" dedi. Daha net nasıl olur anlamadım, öncesinde hiç böyle berrak görmemiştim ki... Tam doktorun ayarladığı gibi oldu: sol göz okumak için, sağ göz etrafa bakmak için. Arada bir tek gözle bakarak iki gözün farkını inceliyorum. Güzellik hakikaten bakanın gözündeymiş: Bir gözün "muhteşem" dediği rengi diğeri umursamıyor. Ama eski göz de yazıları okurken avantajlı, biri diğerini tamamlıyor...
![]() |
| Şaşılacak bir uyum örneği: (Neural adaptation) Sol göz renkleri kirli görüyor ama yazıları okuyor Sağ göz için yazı karışık ama renk temiz ve parlak Çift gözle bakınca yazı ve renk, ikisi de doğru! |
Üçüncü gün
Gece yine sağ göz kapalıydı, sabah göz açılınca renkler dünkü kadar parlak gelmedi. Alışmak var ya, unutmanın kardeşi, bizim olan şeylerin değerini nerdeyse sıfıra düşürüyor!
![]() |
| Yukarıda anlatılan uyumun bir sonucunu konunun uzmanı Havva Demir ile paylaştım, belki araştırma konusu olur... (Evet, ameliyat öncesinde bu iki rengi ayıramıyordum) |
Onuncu gün
İki gözün farklı görmesi sorun değildi, hayatım boyunca zaten biri uzağı biri yakını daha iyi görüyordu. Lakin renk farkına alışamadım: Bir yanda parlak, berrak, canlı yenilik varken, sol gözdeki kirli, soluk, eski görüntüye razı olamadım. Özellikle beyaz ve maviyi hiç böyle görmemiştim. Doktora sordum, "Salı günü yapalım" dedi. Hiç direnmedim bu sefer.
İki hafta sonra
"Artık alışmış olmam lazım, ikinci ameliyat daha kolay olur" düşüncesi doğru değilmiş. Araya bir kornea nakli girince, benim ameliyat iki saat gecikti. Bekleme odasında, ameliyatı uzayan hastanın kızı ile yan yanayız. Genç kadın, annesinin durumunu tevekkülle karşılamış, "dört saat sürebilirmiş" diyor ve sabırla bekliyor. Bende o sabır yok, siyah kefeni henüz giymemişim, hastaneden kaçmanın yolunu arıyorum! Neyse, bir buçuk saatte haber geldi, ameliyat kıyafetini giyip aşağıya götürüldüm. İçeri girince önceki hastanın durumunu doktora sordum: "Gözü yeniledik, çok güzel geçti, inşallah sizin göz de öyle olacak." Güzel sözler içimdeki sıkıntıyı geçirmedi. "Rahat mısınız?" sorusuna "Bu halde rahat olunur mu!" diye karşılık verdim.
Benim için sıkıntılı geçse de, doktor açısından eski merceğin parçalarını toplamak daha kolay oldu. Yeni merceği takmak zaten çok hızlı. Bu iş de tamam... Sol göz bantlı olarak eve gittik ve damlalara başladık. Birkaç saat yine suyun içinden görünen mavi dünya...
Gece bandı açınca, sol gözün mükemmel yakın görüşüne hayret ettim: En küçük yazıları az ışıkta bile okuyabildim. Bir göz okumak, diğeri uzağa bakmak için. Aslında çift odaklı merceklerin varlığını biliyordum. Bazı hekimler yanlış bir ifade olan "akıllı mercek" sözünü dilimize yerleştirdiler. Akıl nerede, ileri doğru bakınca uzağa, aşağı bakınca yakına odaklanıyor. Lakin bunlarda uyum sorunu olabilirmiş, doktorlarım tek odaklı basit mercek tavsiye etti.
Bir ay sonra
Her şey yolunda, yalnız gözler ışığa karşı çok hassas. Kara bir gözlük kullanmak sorunu çözdü.![]() |
| Biz de birer gözlük aldık |
Ameliyatın yarım satırlık özeti
Bol ışık, parlak renkler, gözyaşı
Yeni arkadaşımız ChatGPT'nin katkısı
Güneş doğmadan hemen önce gökyüzünün rengi bambaşkadır. Ne tam karanlık, ne de tam aydınlık… Sanki dünya, yeni bir ışığa hazırlanırken derin bir nefes alır. O anda her şey daha parlak, daha genç görünür. İnsanın köhne dünyaya bakışı yenilenir.
Katarakt ameliyatından sonra ilk gün de böyledir. Sanki bir perde kalkar: renkler aniden canlanır, ışık nereye baksan oradadır. Yaprağın yeşili, gökyüzünün mavisi, bir duvarın beyazı, bir yüzün çizgileri… Hepsi uzun bir sessizlikten sonra yeniden konuşmaya başlamış gibidir.
Çünkü yeniden görmek, sadece bir iyileşme değil aynı zamanda bir duygudur. Gözyaşı, hem geçmişin bulanıklığını yıkar hem de yeni ışığa alışmanın şaşkınlığını taşır. İnsanın, “görmek ne büyük bir nimetmiş” diye düşündüğü o an, sanki ikinci bir doğuştur.
Belki her ameliyat biraz sabır, biraz teslimiyet, biraz da mucizedir. Ama katarakt ameliyatı, insana ışığın ne olduğunu hatırlatan sessiz bir harikadır. Göz yeniden açılır, ama asıl açılan şey belki de bakışın kendisidir.
Sonuç
Doç Dr Ayşegül Penbe'ye teşekkür ve bu imkanı gözlerimize yerleştiren Allah'a hamd ediyorum. "Gözler hiç eskimese daha iyi olmaz mıydı?" diyenleri içimden duyuyorum. Hayır, 72 yaşında yeni gözlere sahip olmak ve onların kıymetini bilmek kesinlikle daha güzel...




































