14 Mayıs 2024

Karadağ'a çıktım!

Çocuk yaştan beri, Karaman'a her gittiğimde bu dağın gizemine kapılırım. Ovadan yüksekliği sadece 1200 metre ama Bursa'nın Uludağ'ından, Edremit'in Kazdağ'ından daha görkemli, çünkü geniş bir düzlüğün ortasında tek başına duruyor ve 100 km uzaktan görülüyor. Konya'dan yola çıkınca, Kaşınhan geçidinden sonra, Toros'lara çıkıncaya kadar sol tarafınıza hakim olan bir görüntü...

Şehrin her yerinden görünüyor [KMÜ oteli]
Önde Baştepe, arkada zirveyi oluşturan üç tepe
(Resimlere dokunarak büyütebilirsiniz)
Yukarıda görüldüğü gibi, dağın üstünde çok sayıda tepe var. Bunların üç tanesi 2200 metreyi aşıyor. Yaklaşık birer km aralıklı bu tepelerin üçüne de "zirve" deniyor.

Karadağ ve üç zirvesi -- yükseklik 2270 m
Mavi kutunun sağ altında Baştepe krater gölü
... üç yüksek tepenin birleşmesinden oluşmaktadır: Baştepe, Kızıltepe ve en yüksek noktası olan Mahalaç Tepe (2271 m). Baştepe'de 150 metre [yanlış] çaplı bir krater bulunmaktadır.

Burada söz konusu olan üç tepe ile yukarıdaki üç zirve aynı değil. Kızıltepe dağın kuzey tarafında (denizden) yüksekliği 1600 m. Üç zirveden biri olan Mahalaç tepe, dağın ortasındaki Uluçukur'un güney batısında. Baştepe ise güneyde, Karaman'a en yakın ve üstünde küçük bir kale olan volkan tepesi, yüksekliği 2000 m. Sayfanın İngilizcesinde, Baştepe kraterinin derinliği 150 m, çapı 1500 m olarak verilmiş. Yukarıdaki harita bu bilgiyi teyid ediyor.

İKEV tarafından düzenlenen Karaman gezisinin 4. gününü Karadağ'a ayırdık. Otobüsle güney yolundan zirveye çıkmak mümkün olmadığı için, kuzeydeki az meyilli yoldan Madenşehri'ne, ve oradan Üçkuyu'ya ulaştık. 1600 metre yükseklikten ovanın manzarasına doyamadık... 

Üçkuyu'dan zirveye iki buçuk saatlik tırmanış yolu
dağın ortasındaki Uluçukur'un yarısını kapsıyor

Üçkuyu'dan Mahalaç Tepe'ye yaklaşık 8 km kalıyor, fazla dik olmayan uzun bir tırmanışı gençlere bırakarak aynı yoldan geri döndük.

Binbir Kilise

İlkel dinlerde dağlar neden önemlidir? Göklerde olduğu sanılan Tanrı'ya yakın olmak için elbette... Toplu dua ve kurban törenleri hep yüksek yerlerde yapılırmış. Kitaplı dinler bu anlayışı değiştirerek "Allah mekândan münezzehtir, yere göğe sığmaz" dediyse de insanların haşmetli dağlara olan saygısı aynen devam ediyor. Bu dinlerin peygamberleri de kendi dağları ile hatırlanıyor: Hz İbrahim ile Nemrut dağı, Hz Musa ile Tûr dağı, Hz İsa ile Zeytûn dağı birlikte anılır. Son peygamber de Nûr dağında vahiy almış, devletini Uhud'un eteklerinde kurmuş.

Madenşehri'nde bir kilise kalıntısı [Halime Akdağ]
Aynı kilisenin içi -- tavan çökmüş [KMÜ oteli]

Roma devrinde yaşayan ilk hristiyanlar (Kur'an dilinde bunlar da Müslüman) Karadağ'a özel bir önem vererek, dağın hemen her yerine çok sayıda kilise ve manastır yapmışlar. Daha sonra Bizans devrinde ilgi devam etmiş, sayılamayacak kadar çok kalıntı var, hepsi dini yapılar. Etrafta önemli bir yerleşim yeri yokken bu kadar çok kilise nasıl açıklanır? Demek ki eski insanlar Allah için bir eser bırakmakta yarışmışlar.

Karadağ'ın güz sonunda Karaman'dan görünüşü
[Dick Osseman - CC BY-SA 4.0]

Bu geziyi İKEV adına düzenleyen Suat Sözer'e, KARTAP adına konukları ağırlayan Rıza Duru'ya, Karadağ ve çevresini gezdiren arkeolog Ünsal Özırmak'a teşekkür ederiz.

Kaynak: 
https://tr.wikipedia.org/wiki/Karadağ_(Karaman)



7 Mayıs 2024

Modern bir Derviş

Bugün ilginç ve benzersiz bir gençle tanıştım: Almanya doğumlu Marian Brehmer. İbn Haldun Üniversitesinde master yapmış, şimdi Türkiye'de yaşıyor. Celâleddin Rumi'nin ayak izlerini takip ederek Horasan'dan Konya'ya kadar dolaşmış bir Mevlânâ hayranı. 33 yaşında ve şimdiden birkaç kitabı var:

  • Diary of a Cycling Dervish – 24 Days on the Anatolian Sufi Trail
  • Acquire Thirst – Travels into the World of the Sufis
  • Looking for Rumi – A Quest to Find the Treasure Beneath the Ruins

İki kitabın ön kapakları

Özellikle geçen ay yayınlanan son kitabı ilgimi çekti: Rumi'nin geçtiği Belh, Nişabur, Halep ve Konya'yı 10 yıl içinde dolaşırken, bu dört ülkeden kesitleri anlatan modern bir seyahatname. Yazarı da modern bir derviş, Rumi'nin hayat hikayesini sunarken, araya kendi hatıralarını ustaca eklemiş.

Görüşmemizin ana konusu, bu kitabın Türkçe'ye kazandırılmasıydı. Önce mail ile haberleştik. "Üsküdar Nevmekân iyi mi?" yazdım, "Nevmekân Sahil" dedi. Meğer Üsküdar'da çok sayıda Nevmekân varmış, kibarca hatırlatmış oldu. Yeğenim Celâleddin ve oğlu Emre de bize katıldılar.

Emre, Marian, Akif, Celâleddin

İlk kitabına konu olan Sûfi yolu

Toplantının sonunda Celâleddin ikimize birer kitap hediye etti. Marian'a verdiği The Words içinden seçtiği satırları okuyarak ayrıldık.
Yeki hâh, yeki hân, yeki cûy
Yeki bîn, yeki dân, yeki gûy
* Yeki hâh: Bir'i iste; başkaları istenmeye değmiyor.
* Yeki hân: Bir'i çağır; başkaları imdada gelmiyor.
* Yeki cûy: Bir'i ara; başkaları (aranmaya) lâyık değil.
* Yeki bîn:  Bir'i gör; başkaları her vakit görünmüyorlar.
* Yeki dân: Bir'i bil; marifetine yardım etmeyen başka bilgiler faydasız. 
* Yeki gûy: Bir'i söyle; O'na ait olmayan sözler, mâlâyani sayılabilir. 
(Onyedinci Söz'den alıntı)