27 Haziran 2005

Haliç, the Golden Horn

Yabancıların "Altın Boynuz" deyip hayran kaldığı Haliç'i yakından görmek için yeni bir fırsat doğdu: İDO'nun Haliç vapurları sürekli çalışıyor. Buçuklu saatlerde karşılıklı olarak kalkıyor, sekiz iskeleye uğradıktan sonra elli dakikada seferi tamamlıyor. Kullanılan yeni vapurlar hem eskilerden daha hızlı, hem de iskeleye burundan yanaşıyor, halatla bağlamaya gerek kalmıyor.
Tarihi şehir İstanbul'un Bizans surları dışında üç önemli yerleşim yeri vardı: Üsküdar, Galata ve Eyüp. Bunların eski adı bilâd-ı selâse, yani tripoli, üçlü şehir. Haliç vapuru bu üç semt ile eski İstanbul'u birbirine bağlıyor. Bu yolculukta İstanbul'un yedi tepesinden altısı görüş alanımıza giriyor. Marmara tarafında kalan yedinci tepe Haliç tarafından hiç görünmez.
Üsküdar'dan ayrıldıktan az sonra dört tepe önümüzde: Topkapı Sarayı, Cağaloğlu, Süleymaniye ve Fatih. Arkamızda Anadolu yakasının daha yüksek tepeleri: Büyük Çamlıca, Küçük Çamlıca, Kayışdağı ve Aydos. Sarayburnu açıklarında dikkatimizi Birinci tepe üzerinde yoğunlaştırıyoruz: Gülhane Parkı, Topkapı Sarayı, Ayasofya ve Sultan Ahmet Camisi karşımızda.
İlk durağımız, Galata'nın iskelesi olan Karaköy. Şimdi İkinci tepenin önündeyiz: Yeni Cami, Büyük Postane, Cağaloğlu ve Nurosmaniye. Beyazıt Camisi hemen yanında, aralarında Kapalıçarşı olmalı. Galata Köprüsünün altından geçerek eski bir zindanın yanındaki Eminönü iskelesine yanaşıyoruz.
Artık Üçüncü tepe karşımızda: Beyazıt Kulesi, muhteşem Süleymaniye ve kıyıda Sinan'ın eseri şirin Rüstem Paşa Camisi. Eminonü iskelesinden kalkıp biraz yol alınca arkada Şehzade Camisi ve su kemeri görünüyor. Atatürk Caddesinin doğusunda geçtiğimiz ilk üç tepe, batısında diğer üç tepe. İki tepe arasındaki vadi çok belirgin, Bozdoğan su kemeri ile bağlanmış. Unkapanı Köprüsünü geçtikten sonra karşımızda Dördüncü tepe: Fatih Camisi ve Zeyrek Kilise Camisi.
Haliç'in karşı yakasında Kasımpaşa iskelesi açıklarında altı tepeyi bir arada görebiliyoruz. Sonraki iki durak Beşinci tepenin altında, birbirine çok yakın Fener ve Balat iskeleleri. Yukarıda Yavuz Selim Camisi, yamaçta kırmızı tuğla Rum Lisesi, kıyıda dökme demirden Bulgar Kilisesi.
Kullanımdan kaldırılmış eski Galata Köprüsünün içinden geçerek eski İstanbul'un son durağı Ayvansaray'a geliyoruz. Altıncı tepenin zirvesine Edirnekapı Mihrimah Camisi ve Tekfur Sarayının kalıntıları hakim. Tamir edilmiş Bizans surları da bu bölgede. Karşı kıyıda emektar tersane ve R. Koç müzesinin ilginç taşıtları görünüyor. Çevreyolunun üç parçalı köprüsünün altından karşıya geçiyoruz. Sütlüce iskelesinin batı tarafındaki mezbaha binası iş merkezine dönüştürülüyor. Görülmeye değer Minyatürk için de bu iskelede inilecek.
Son durak Eyüp, doğu tarafında mavi çatılı Feshane, önümüzde Eyüp Sultan Camisi ve kuzeyde Eyüp mezarlığı. Tepede Haliç'e hakim, doyulmaz manzaralı Piyer Loti. Burada bir iki saat oyalandıktan sonra aynı yoldan Üsküdar'a geri dönüyoruz. Gene aynı tepelerin önünden boylamasına Haliç'i ve enlemesine Boğaziçi'ni geçiyoruz.


Hepsi dokuz iskele ve 9 kilometre...