Aruz: Sözde Gizli Melodi
Aruz deyince çoğu zaman akla ilk gelen “fâ’ilâtün” gibi anlamsız sözlerdir. Aslında, aruz sözde gizlenmiş müziğin, melodinin adıdır. Müzik aleti olmadan, sözlere şarkı dizme, melodi gizleme sanatıdır. Bu yazıda, aruz sanatı hakkında kısa fakat doyurucu bir tanıtım yapmayı amaçladım.
Kısa ve uzun heceler
Aruzun temel fikri, kısa ve uzun heceleri belirli bir kalıp içinde tekrarlamaktan ibaret. Bir manzum söz hangi kalıp ile başlamışsa, her mısra o kalıba, o vezne uymak zorunda. Yani hecelerin sadece sayısı değil, ölçüsü de önemli. Arapça’da “vezin” ağırlık ölçüsü anlamına geliyor.
Kısa heceleri “ti” sesiyle göstelim.
ti: o, a, ne, ya
Uzun heceleri belirtmek için “tâ” sesini kullanalım.
tâ: en, yâ, kal, çift
Türkçe olmayan bazı heceleri çift (uzun + kısa) saymak gerekir.
ti tâ: tren, spor
tâ ti: âh, yâr, kâm, dôst
Aruz yaklaşımının kazandırdığı birkaç özellik:
* sözde gizli melodi
* okuma ve ezber kolaylığı
* eksik/yanlış kelimelerin bulunması
Ulama ve imâle
Uzun heceleri kısaltmanın tek yolu ulama, yani bir hecenin son harfini bir sonraki heceye bağlamak. Örnek: “demir almak” --> “de-mi-ral-mak”
Bu örnek ulamasız okunursa “ti tâ tâ tâ” kalıbına uygun. Ortadaki iki hece ulanarak okunduğunda “ti ti tâ tâ” kalıbı duyulur. Hangi veznin kullanıldığına bakarak, ulamayı telaffuz edip etmemek okuyucunun sorumluluğunda.
Kısa heceleri uzun okumaya imâle deniyor. Çok sık olmamak şartıyla aruzda buna izin var. Ancak, Yahya Kemal gibi ustalar bundan şiddetle kaçınmış ve imâle kullanmayı bir zaaf saymışlar. Buna karşılık Fuzûlî, imâle ile melodi zenginliği katma yolunu seçmiş.
Farsça tamlama eki “-i” ile “u” bağlacı hem kısa hem uzun okunabiliyor. Her iki okunuş da doğru, imâle sayılmıyor. Aynı şekilde, her mısranın son hecesi kısa da olsa uzun okunuyor. Bu ruhsatlar sanatçıya ek bir kolaylık sağlıyor.
Yeni bir tasnif
Aruz konusunda, genellikle “mef’ûlü mefâ’îlü” gibi Türkçeye yabancı bir isimlendirme yöntemi öğretilir. Anahtar olarak kullanılan bu kelimelerdeki Arapça ‘ayn sesi dilimize çok yabancı olduğundan, hem bu kelimeler itici olmuş, hem de anahtar görevini yapamamış. Burada daha basit, çok daha kolay bir yöntem teklif ediyorum.
Kalıbın ilk iki hecesinin türünü ve hece sayısını kullanan bu sınıflandırma yöntemi anlamayı ve akılda tutmayı çok kolaylaştırıyor. Sadece bir harf ile bir rakam, kalıbı tanımak için yeterli oluyor:
A) tâ tâ -> A4: 14 hece, A0: 10 hece, A6: 16 hece
B) ti ti -> B5: 15 hece, B1: 11 hece
C) tâ ti -> C5: 15 hece, C3: 13 hece, C1: 11 hece
D) ti tâ -> D5: 15 hece, D6: 16 hece
Örnek olarak, C1 anahtarı “tâ ti” vezninde başlayan 11 hecelik bir kalıbın adıdır. Türk edebiyatında kullanılan vezinlerin çok büyük çoğunluğu bu on kalıptan birine uyar. Elbette aruz kalıpları bunlardan ibaret değil. Ama aruzun değerini anlamak için bu kadarı yeterli.
En yaygın vezin: A4
Tanıması ve kullanması kolay, kulağa hoş gelen A4 vezni ile başlıyalım:
“Ben gamlı hazan, sense bahar, dinle de vaz geç”
Heceleri uzun-kısa olarak işaretleyince, kalıp hemen ortaya çıkıyor:
iki uzun, iki kısa, iki uzun, iki kısa, iki uzun, iki kısa, iki uzun
A4
tâ. tâ. ti ti tâ. tâ. ti ti tâ. tâ. ti ti tâ. tâ.
ben gam lı ha zan sen se ba har din le de vaz geç
.ar tık de mir-al mak gü nü gel miş se za man dan
hem yüz le ri dost-öz le ri düş man dan-u san dım
kör fez de ki dal gın su ya bir bak gö re cek sin
.ey mil let-u yan ceh li ne kur ban gi di yor sun
biz hey be li dê. her ge ce meh tâ. ba çı kar dık
der viş .o la nâ. lâ. zım-o lan .aş kı hu dâ. dır
Bu örneklerde harf boşluklarını nokta, ulamaları kısa çizgi ile gösterdim.
İmâle ise, sadece son iki örnekte var.
Alıştırmalar
1. Şu mısralardaki uzun heceleri belirleyin:
İmansız olan paslı yürek sinede yüktür
Evvel giden ahbaba selam olsun, erenler
Dünyada gönül yaresine çare bulunmaz
Allah kabul eyleye, ali eser oldu (ikinci hece çift)
2. Şu mısralardaki hataları belirleyin:
Nârın yetişir, bekleriz nûrunu, âmin
Bir tatlı huzur almaya geldik Üsküdar’dan
Artık bu solan bahçede bülbüle yer yok
Mehtap, pembe güller, ve senin güzel aksin
3. Şu cümleri vezne uygun birer mısra haline getirin:
Evinizden şen kahkahalar yükseliyorken
Şarkıların nağmelerinde bülbül sesi var
Yekpâre Acem mülkü bir sengine fedâdır
“Âlemlere rahmet” diyen Rahman'dır Efendim
4. Şarkılardan, şiirlerden A4 vezni örnekleri bulun
Kısa heceli vezinler: B5, D5
A4 vezninde bir küçük değişiklik yaparak B5 kalıbı elde ediliyor:
Mısra başına iki kısa hece ekleyip, sondan bir uzun hece atılıyor.
Böylece, kısa heceler çoğunluğu sağlıyor.
B5
ti ti tâ. tâ /ti ti tâ. tâ /ti ti tâ. tâ /ti ti tâ
ge çe nak şam .e ve gel dim de di ler sey fi ba ba
du yu lan gök te ka nat yer de .a yak ses le ri dir
ne gü nâ h-et se .a çıl maz .i ki gön lün .a ra sı
se ni yal nız se ni çıl gın gi bi hâ. lâ. se ve rim
bu .e zan lar ki şe hâ. det le ri dî. nin te me li
Bu veznin çok kullanılmasının bir sebebi de, yazım kolaylığı sağlayan iki ruhsat daha olması: ilk hece uzun olabileceği gibi, en sonu da tâ tâ şeklinde bitebiliyor. İstiklal Marşımızın ilk satırında bu ruhsatların ikisi de kullanılmış:
korkma sön mez bu şa fak lar da yü zen .al .san. cak
.o. be nim dir .o be nim mil le ti min dir ..an. cak
bed rin-as lan la rı .an cak bu ka dar şan lı .i di
sa. na dar gel me ye cek mak be ri kim ler .kaz. sın
.ey şe hî d-oğ lu şe hid .is te me ben den .mak. ber
B5 vezninde tekrar bir küçük değişiklik D5’i getiriyor:
İki yerde birer uzun hecenin yerini değiştirmek.
Böylece yeknesaklığı azaltıp, melodiyi zenginleştiriyor.
Sondaki iki kısa heceyi bir uzuna çevirme ruhsatı burada da geçerli.
D5
ti tâ. ti tâ /ti ti tâ. tâ /ti tâ. ti tâ /ti ti tâ
ke nâ. rı dic le de bir kurt-a şır sa bir ko yu nu
de sem ki ben se ni pek çok sa kın da rıl ma .e mi
fa kat bu hak kı ne taş tan ne leş ten-is te me li
.a ğır .a ğır çı ka cak sın bu mer di ven .ler. den
ne taş yü rek li si niz ..âhh. git ti .ev .lâ.. dım
Uzun vezinler: D6, A6
Bu grupta 4x4 heceli iki ayrı vezin var. Bazı örneklerde, ortadaki bir iç kafiye ile, her beyit sekizer hecelik bir dörtlü halinde söyleniyor:
D6
ti tâ. tâ. tâ /ti tâ. tâ. tâ /ti tâ. tâ. tâ /ti tâ. tâ. tâ
bü tün dün yâ. ya küs kün düm dün-ak şam pek bu nal mış tım
gel-ey dil ber le rin şâ. hî. me lâ. hat bur cu nun mâ. hı
.o mâ. hî. ler ki der yâ. .iç re dir der yâ. yı bil mez ler
so run kim bû. ne sev dâ. dır bu sev dâ. dan .u san maz mı
Sondaki iki uzun heceyi başa alınca, A6 kalıbı ortaya çıkıyor:
A6
tâ. tâ. ti tâ /tâ. tâ. ti tâ /tâ. tâ. ti tâ /tâ. tâ. ti tâ
.aç bes me ley lê. .iç su yû. hâ n-ah me dê. .ey lê. du .a
gül dev ri ay ş-ey yâ. mı dır zev k-û sa fâ. hen gâ. mı dır
.â. lem be hişt-en der behişt her gû. şe bir bâ ğ-î. .i rem
En güzel ritim: C5, C1
Divan edebiyatımızın en güzel örnekleri C5 vezninde yazılmış.
Bu veznin güzelliği, uzun seslerin daha fazla oluşunda gizli.
C5
Son örnekteki çift ölçülü uzun heceye dikkat edelim.
tâ. ti tâ. tâ /tâ. ti tâ. tâ /tâ. ti tâ. tâ /tâ. ti tâ
ken di .ah lâ. kıy le bir mil let .ö lür yâ. hut ya şar
.ol ma yâ. dev let ci han dâ. bir ne fes sıh hat gi bi
sen fu zû. lî. yar yo lun dâ. can ve rir sin .â. kı bet
giz le sem dê. .â. şi kâ r-et sem de câ. nım sın be nim
fî. se bî. lil lah .a kıt tî. deh re mâ. .î. kev se ri
sû. ya ver sin ..bâğ. ban gül zâ. rı zah met çek me sin
Bu veznin ilk dört hecesi silindiğinde, anlamca yoğun C1 kalıbı elde ediliyor. Hece dizisi simetrik olan bir vezin. C1’in en güzel örnekleri de Mesnevi ve Mevlid klasiklerinde bulunuyor.
C1
tâ. ti tâ. tâ /tâ. ti tâ tâ /tâ. ti tâ
biş ne vin ney çun şi kâ. yet mî. ku ned (Farsça)
mer ha bâ. yâ. der de der mân mer ha bâ
yol cu dan dâ. sır da şım var han cı da
..rûz. hâ. bâ. ..sûz. hâ. hem ..râh. şud (Farsça)
Mesnevi’nin yirmi beş bin beyti bu kısacık, etkili vezinle söylenmiş. Birinci satırı, yukarıdaki ilk örnek. Son örnek gene Mesnevi’nin ilk sayfasından alınmış, imâlenin nasıl anlatıma yardım ettiğinin bir örneği:
“Rûzhâ bâ sûzhâ hemrâh şud” günler dertlerle yoldaş oldu
rûz (gün), sûz (yanış, dert) ve râh (yol) kelimelerini uzatarak, bunların üçünün birlikte uzayıp gittiğini anlatıyor.
Alıştırmalar
1. Şu mısraların veznini tahmin edin:
Bir kızarmaz yüz, yaşarmaz göz bütün sermâyesi
Bir mehâbetli sabah oldu Süleymâniye’de
Gece mehtâba çıkıp engine dalsak ikimiz
Gel iç mâ-î hayâtı çeşme-î Sultân Ahmed’den
Hulyâya dalar sonra perîşan uyanırdım
Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben halime
Mâ-i Tesnîm’i revân eyledi Zeyneb Sultan
Müebbet bir bahar indir şu yanmış yurda Mevlâ’dan
Oku şâyet sana bir hisli yürek lâzımsa
Sevmek mi güzel yoksa sevilmek mi ne dersin?
2. Şu mısralardaki hataları belirleyin:
Ey sevgili elde değil sen bende güzelsin (A4)
Kemanımla bir ses sana verebilseydim eğer (B5)
Dokunma kalbime zîra çok incecikdir kırılır (D5)
Kamû bîmârınâ cânân, derdine devâ eder ihsan (D6)
Âlem aldatmaksa maksadın, aldanan yok, nâfile (C5)
3. Aşağıdaki düz cümleler, yukarıdaki örnek mısraların eşidir.
Söz dizimini değiştirerek bunları birer mısra haline getirin:
Acaba sarâhaten söylesem darılmaz mı?
Bin gülzâre su verse, yüzün tek (=gibi) bir gül açılmaz
Bir zaman kırda gezmiş, nihâyet köyde kalmıştım
Bu limandan, meçhûle giden bir gemi kalkar
“Gel, seni târîhe gömelim” desem sığmazsın
Güneş rengi bir yığın yaprak eteklerinde
Halk içinde devlet gibi mûteber bir nesne yok
Îşitenler “innâ ileyhî râci’ûn” söylesin
Ne gün “âh” etse, dildeki hicran yarası kanar
Nesi kalmış ise, âşık mâşûka fedâdır